nefroskleroz ne demektir - Hasta Sözlük
Nefroskleroz
Bir böbrek hastalığı. Nefranjiyoskleroz, böbrek sklerozu, böbrek sirozu, gerçek ya da birincil buruşmuş böbrek gibi adları da vardır. Arteriosklerozun böbreklerde kendini gösteren biçimi diye kabul edilebilecek olan bu hastalığın belli başlı temel belirtisi yüksek tansiyondur. Tehlikesiz ve tehlikeli olmak üzere ikiye ayrılır.
Tehlikesiz böbrek sklerozu yaşlılıkta görülür. Çok yavaş ilerler. Damla ve şeker hastalıkları ile şişmanlığın bu hastalığa uygun ortam hazırladığı sanılmaktadır. Fakat frengi ve süreğen kurşun zehirlenmesinin de önemli bir etken olduğu bilinmektedir. Kadında menopoz sırasında, yani 45-50 yaş dolaylarında görüldüğüne göre, bu hastalıkla yumurtalık etkinliğinin durması arasında bir bağlantı olduğu düşünülebilir.
Böbrek sklerozunda bir yandan böbreğin küçük ve orta, atardamarları kalınlaşıp sertleşir ve bu yüzden daralırken bir yandan da genel tansiyon yüksekliği (20-22) görülür. Damarların daralması sonucu böbrekler yeterinden az kan alır. Bütün bunlar bir yandan dolaşımdaki kanı artırır, bir yandan böbrekten atılan sidiği azaltır.
Yüksek tansiyonla birlikte spazm da görülür. Çeşitli organlarda çeşitli dokular kasılır, bu da belli başlı atardamarlarda kan durgunluğuna yol açar. Nefrosklerozun bütün belirtilerinin kaynağı hep yüksek tansiyondur. Belirtiler kalpteki belirtiler, kanamalar ve çeşitli organlarda yetersizlikler olmak üzere üç grupta toplanabilir.
Kalpteki belirtiler şunlardır: En ufak bir çabada kalpte zayıflama görülür. Kalp yöresinde bir sıkıntı vardır. Bunun nedeni, kalbin hep daha fazla kan pompalama çabasıdır. Fazla çaba, kalp yetmezliğine yol açar.
Yüksek tansiyon damarları zorladığından bazı noktalarda (burun, beyin, göz, dölyatağı vb.) kan dışarı çıkacak bir yer bulur. Beyindeki kanama genellikle beyin inmesine yol açmaz. Ağtabakadaki kanamalar görme bozuklukları yapar. Dölyatağı kanamaları aylık adet kanamasıyla birleşebilir; bazen de iki adet arasında kanama görülebilir.
Çeşitli organlar yeteri kadar kan alamadıklarından işlevleri aksayabilir. Geçici olarak bellek kaybı, zihin yorgunluğu, baş ağrısı, baş dönmesi, görme bulanıklığı, ağır sindirim, karıncalanma ve uyuşma, baldırlarda ağrılı kramplar nedeniyle topallama, bacakların soğuyup renginin solması gibi belirtiler görülür.
Sidiğin hem miktarı azalır hem de vücuttan geç atılır. Sıvı besin alındıktan uzun süre sonra genellikle geceleri küçük aptes yapılır. Gece küçük aptesini etme, bu hastalığın özelliklerindendir ve buna niktüri, az miktarda işemeye de oligüri denilir.
Tehlikesiz nefrosklerozun ilerlemesi çok ağırdır. Göze görünür belirtileri çok hafiftir; çoğu kez bu hastalık farkedilmeden geçiştirilir. Sonuç genellikle iyidir, ölümle biten olaylar görülürse de, bunu ağır bir kalp yetmezliğine ya da ağır bir beyin kanamasının yol açtığı inmeye bağlamak gerekir. Bazen de bu hastalığın üzerine eklenen zatürre öldürücü olabilir.
Tehlikeli nefroskleroza, arteriosklerotik böbrek veya birincil ya da gerçek buruşuk böbrek adları da verilir. Belirtileri daha ağırdır. Lejyonları daha yaygındır. Böbrekler arası atardamarların en ince dalları bile hırpalanmış durumdadır. Maksima tansiyon çok yüksektir, hatta minima bile 15 dolaylarındadır. Böbreklerin hücrelerindeki işlev bozuklukları oldukça ağırdır. Hızla üremiye gidiş çok görülür. Hastalık pek kısa sürede ve kötü sonuçlanır.
Hastayı fiziksel çabalardan ve fazla duygulanmalardan kaçındırmak gerekir. Suyu ve sıvı besinleri çok azaltan, tuzu kaldıran ya da son derecede sınırlayan, ağırlığı bitkisel besinlere veren, alkol ve kahveyi yasaklayan, et ve yumurtayı sınırlayan bir besin rejimi izlenir. Bazen splanknik sinirlerin bir kısmının cerrahi yolla çıkarılmasından iyi sonuç alınabilir. Bunlardan başka, ilk belirtiler ortaya çıkar çıkmaz kalp yetmezliği ve böbrek yetmezliği tedavisine başlamak gerekir.