unutkanlık nedenleri ve tedavisi - Hasta Sözlük
Bilgisayarın klavyesine benzeyen hipokampus, kumanda masası gibidir. Nöronlar, kendilerine ulaşan bilgileri hipokampusa gönderir. Hipokampus buna olumlu yanıt verirse nöronlar daha kalıcı bir ağ örmeye başlar. Ancak ''geç''işareti verilmez ise deneyim sonsuza dek silinir gider.
Hipokampus'un verdiği karar iki önemli faktöre bağlıdır. İlki, bilginin duygusal bir önem taşıyıp taşımamasıdır. Bu bağlamda beyin, ilgi alanına giren konular dahilinde kendine özel bir dünya kurar ve bu dünyada belirleyici etken duygulardır.
İkinci faktör, beyne giren bilginin daha önceki bilgilerle bir bağlantısının olup olmamasıdır. Bilgisayar, aralarında bağlantı olan bilgileri ayrı ayrı depolar; oysa beyin, bilgiler arasında bağlantı kurmak için didinir durur. Beyin, kısaca, yeni bilgileri daha önce varolan bilgilerin ağına düşürmek için çabalar. Bu durumda bilginin kaydedilmesi, eğitim ve kültür farkına bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösterir.
Beyin, ileride kullanma şansı en yüksek olan bilgileri depolayarak yaşanabilir bir dünya oluşturmaya çalışır. Columbia Üniversitesi'den sinirbilimci Eric Kandel, bu olguyu şöyle açıklıyor: ''Günlük yaşamda karşılaştığımız çerçöp bilgiyi yolumuzun üzerinden çekerek dikkatimizi önemli olanlar üzerinde yoğunlaştırırız. Her şeyi anımsayabilmek Tanrı'nın bir lütfu gibi görünse de sonuç hiç de iç açıcı değildir.
Mesleki yaşamımda insanüstü belleğe sahip kişiler tanıdım. Bu kişiler, bir olayla ilgili her türlü ayrıntıyı hatırlarlar. Sayılar ve sözcükler konusunda harika bir belleğe sahiptirler. Ancak bunların pek çoğu soyut düşünce konusunda çok büyük sorunlar yaşar. Deneyimlerini filtreden geçirme yeteneğinden yoksun olan bu kişiler, olaylardan anlamlı bir sonuç çıkaramazlar.''
Ne Yediğini Unutmak
Connecticut'ta bir fabrikada işçi olarak çalışan H.M.'nin 1953 yılında tıbbi kayıtlara geçen durumu yeralıyor. O tarihte 27 yaşında olan H.M. şiddetli sara nöbetleri geçirmektedir. Cerrahlar, faydası olur umuduyla H.M.'nin hipokampusunu ameliyatla çıkartırlar. Ameliyat, H.M.'nin sara nöbetlerinin şiddetini azaltırken, belleğinde varolan bilgilere zarar vermez. Ne var ki H.M.'nin belleği bu tarihten sonra kayıt yapma yeteneğini yitirir. Sabah kahvaltısında ne yediğini anımsamak bir yana kimse ile dostluk kuramaz.
Boston Üniversitesi araştırmacıları 1993 yılında bu vaka ile ilgili şunları söylüyordu: ''Ameliyatından 40 yıl sonra H.M. ne yaşını, ne de yaşadığı yeri biliyor. Günlük tarihi bile söylemekten aciz.''
Hipokampusu devreden çıkartmanın tek yolu ameliyat değil. Alzheimer da organı yavaş yavaş bozar ve yeni anıların oluşmasını engeller. Normal yaşlanma süreci de belleğin zayıflamasına yolaçar.
Otopsi raporlarına göre 60 ve 70 yaşlarında, her on yılda bir beyin, kütlesinin %5 ile 10'unu yitirir. Görüntü testleri de hipokampus ve frontal korteksin giderek faaliyetini yitirdiğini gösteren önemli tekniklerdir. Dolayısıyla gençler yaşlılara oranla bellek testlerinde daha başarılıdırlar.
Bugün uzmanlar, bellek testlerindeki bu farkın, kaygı uyandıracak kadar önemli olmadığını kaydediyor. Uzmanlara göre alzheimer veya damar hastalıkları gibi özel bir hastalık söz konusu olmadıkça, yaşlılık düşünüldüğü kadar belleğe zarar vermez; en kötü ihtimale göre kayıt ve anımsama hızı düşer ve ufak yanılgılar meydana gelir. Örneğin bellek testlerinde yaşlıların aldığı ortalama puanlar, yaş ilerledikçe düşmekle birlikte, bazı seksenliklerin kolej öğrencilerinden daha yüksek puanlar aldığı da görülmüştür.