pompalı ocak - Hasta Sözlük
yeni evliydim. eşim hayvan alıp satıyordu.
bu mesleğe celepçilik deniyordu. dört tane yemek çanağım sekiz on kaşığım on çatalım beş altı aliminyum çorba tasım vardı. annem çeyizime üç tane bakır tencere bir de kazan kalaylatıp koymuştu.

eşim bir gün bana kağıda sarılı çiçekli melamin tabaklar getirdi. altısı yemek için ikisi salata içindi.birde on tane çatal getirdi. ankaraya gidince dönüşte iki de aliminyum tencere geldi.
ben o tabakları çanaklığa güzelce dizdim çanaklığımın dantelli örtüleri de çok güzeldi.

kumaştan kaşıklık işledim. duvara astım.
gören herkes çok beğenmişti.
bir gün de pompalı bir gazocağı getirdi. sevincimden o gece uyku uyuyamadım. ocağı pompalayınca hemen yanıp yemeği pişiriyordu.
artık bahçeye ocak yakmaz olmuştum.
komşular

.. yemeğin var mı naciye? dediler mi
.. amaan iki pompalıyorum hemen yemek pişiyor diye ben övündükçe köy kadınları hasetten çatlıyordu. herkes kocasına pompalı ocak aldırmaya başladı. hemen hemen her eve pompalı ocak alınmıştı. . yan komşum hatice üç gün ağlamış sonunda o da

ocak aldırmıştı.
bir gün i̇stanbul'daki halama gittik. orda üç gece kaldık yeğenimizin nişanı vardı. bizi güzel bir yatakta yatırdılar. süslü yüksek bir yataktı. demirden yapılmıştı. adının karyola olduğunu öğrendim. onda uyuması çok güzeldi. eşime

biz de bundan alalım çok güzel dedim.
biz hep yer yatağında yatıyorduk.
bir ay sonra eşim kamyonetle bir karyola getirdi. odaya kurduk. başucunda süslü bir aynası da vardı.
karyola yatağını kasabada yorgancı yünden dikti. bütün köy karyolamızı görmeye geldiler.

ben üzerine güzel bir örtü diktim.
zamanla karyola da köye gelip çoğaldı.
arkasından aynalı dolaplar ayakkabılık ve yataklı divanlar.
kasabada kaymakamın evinde görüp bizimde aldığımız döküm soba. o sobaya kaymakam sobası denme

sebebi ilk defa kaymakamın eşine o sobadan almasıydı.
aradan zaman geçti. tüplü ocaklar çıktı. biz milangaz aldık. halam bana doğum hediyesi külde pasta pişiren bir kek tenceresi getirdi. ortası yuvarlaktı. i̇lk keki onda yaptım. üstünde camı da vardı.

benim tencere kapı kapı gezmeye başladı. sonra sapı koptu bahanesiyle kimseye vermedim. kasabaya giden aldı geldi..
şimdi çok eşyamız çok çeşitli tencerelerimiz var.

yemek takımlarımız gümüş kaşık çatallarımız çelik cam emaye hepsi var ama o zamanki ağız tadımız yok.
hey gidi günler hey....

zeynep eman

denizli

emekli öğretmen