parkinson hastalığı nedneleri ve tedavisi - Hasta Sözlük
Hareket etme yeteneğinin azalması, en basit bir hareketin bile güçlükle yapılabilmesi. Parkinson hastalığının hastaya en çok sıkıntı veren belirtisidir. Gittikçe hantallaşan hasta, saatlerce oturur. Yazısı okunaksızlaşır, konuşması tekdüzeleşir. Yüz kasları sertleştiği için yüzü bir maskeyi andırır. Bütün bu nedenler Parkinson hastalığı geçiren hastanın, genellikle sinirli, kavgacı ve çökkün olmasına yol açar.
Parkinson hastalarının gözlen de zaman zaman etkilenerek gözbebekleri yukarı doğru kayar ve birkaç dakika ya da saatlerce öyle kalır. Hastanın kriz anında gözlerini oynatma olanağı yoktur. Parkinson hastalarında sık sık görülen diğer belirtiler ise. ivegen kabızlık, mide ekşimesi, cildin yağlanması, aşırı terleme, yemek yemekte zorluk ve ağızdan salya akmasıdır.
Parkinson hastalığının tedavisinde üç değişik yöntem uygulanır. Hastanın içe dönük olmasını önlemek için zihinsel çalışmasını arttıracak faaliyetlerde bulunması sağlanır. Fizik tedavisi ile de kasların daha fazla katılaşmasının önüne geçilmeye çalışılır. Başvurulan öbür tedavi yöntemleri ise ameliyat ve ilaçla tedavidir.
Son yıllarda Parkinson hastalığının etkisini hafifletmek için cerrahi girişime başvurulmak tadır. Beyinde tam olarak hangi bölgenin hastalandığı, röntgen filmleri ile saptandıktan sonra beyin cerrahı, hastanın kafatasında bir delik açar ve bu delikten beyne bir iğne sokar; iğne hedefe ulaştığı zaman, beynin bu bölgesi iğneyle alkol verilerek öldürülür. Ya da iğneden bu bölgedeki hücrelere bir elektrik akımı verilerek hücrelerin pıhtılaşması sağlanır. Ameliyat sonunda genellikle titreme azalır ya da geçer; ancak kasların katılılığı ve hareket etme olanaksızlığı giderilemez.
Substansia nigra diye adlandırılan bölgede iki kimyasal maddenin, sinirsel uyarımların oluşmasını ve yayılmasını sağladığı sanılmaktadır. Bu maddelerden asetilkolin sinir dokusunun duyarlılığını arttırır; dopamin ise asetilkolinin arttırdığı duyarlılığı azaltır. Beyinde normal olarak bol miktarda dopamin içeren bu bölge Parkinson hastalığında dopaminden yoksun kalır. Sinirsel dokunun aşırı duyarlılığını dindirici özellik gösteren dopaminin yeterince bulunmayışı titremeye yol açabilir. Hastanın beynindeki bu bölgede yetersiz olan dopamin yapay olarak hastaya verildiği zaman titremenin geçmesi gerekir. Ancak yapay dopamin kan damarlarıyla beyin hücrelerine taşınamaz.
L-Dopa adı verilen bir madde ise ağız da eridikten sonra kana karışıp soğurularak beyin hücrelerine ulaşabilmektedir. Beyinde dopamine dönüşen L-Dopa, uzun süre ve giderek miktarı arttırılarak hastaya verildiğinde, hastalığın sebep olduğu sıkıntıların önemli bir kısmı ortadan kalkar.
L-Dopanın keşfinden önce kullanılan ilaçlar bu yeni ilaçla birlikte hastaya verilebilir. Eski ilaçlar asetilkolinin etkinliğini azaltmaktadır. Asetilkolinin etkisini önleyen bu ilaçlardan biri de atropindir. Atropin Parkinson hastalığının tedavisinde olumlu sonuç vermektedir. Parkinson tedavisinde kullanılan bir başka ilaç da amantidindir. Ancak, amantidinin etkinliği kesin olarak açıklanamamaktadır.