tifo ne demektir - Hasta Sözlük
Salmonella typhi mikrobunun ye! açtığı bulaşıcı bir hastalık. Tifo, ya da bağırsak humması, hastalığa tutulmuş olan kişinin incebağırsağından kan yolu ile yayılarak başka organlara da yerleşir. Tifo yalnız insana özgü bir hastalıktır. İnsandan insana ağız yolu ile, hasta ya da sağlam taşıyıcıların dışkı veya sidiği ile pislenmiş yiyecek ve içeceklerle bulaşır. Tifoya çok benzeyen fakat daha hafif belirtiler veren paratifo hastalığına ise Salmonella paratyphinin A ve B türleri yol açar.
Tifo hastalığı mikrobun ağız yolu ile alınmasından aşağı yukarı on gün sonra başlar. Bu kuluçka döneminde mikroplar incebağırsak duvarında çoğalır ve lenf yollarına yayılırlar. Mikropların bağırsak çeperine iyice yerleşip kan yolu ile başka organlara taşınmasından sonra hastalık belirtilen görülmeye başlar. İlk belirtiler halsizlik, kesiklik, yavaş yavaş yükselen ateş. şiddetli baş ağrısı ve ürperti, karın ağrısı ve kabızlıktır.
İlk hafta sonunda hasta çok ateşlidir, zaman zaman sayıklar. Öksürük ve burun kanaması görülebilir. Bu sırada ince bağırsak yangıları artmıştır. Hastada çok şiddetli sulu sürgün vardır. Dışkı bezelye çorbası görünümündedir. Şiddetli su kaybı hastanın halsizliğini artırdığı gibi vücudun suyunun azalmasına neden olur.
Hastalık ikinci haftasında değişik organları da tutmaya başlar ve durum daha da kötüleşir. Bazen gövde ve karında soluk pembe bir döküntü göze çarpar, fakat birkaç günde kaybolur. Zatürre, menenjit ve öd kesesi spazmı gibi yan etkiler görülebilir. Karaciğer ve dalak yumuşar ve büyür, bu organların hastalığı yenme çabasında olan hücreleri kendilerini istilaya başlayan mikropları sararlar. Etkilenen bütün organlar hemen belirti vermeyebilirler; örneğin kemik ve eklemlerde aylarca sinsi bir gelişme olabilir. Bazen bu durum hastalığın iyileşmesinden sonra da görülür.

Hastalığın üçüncü haftasında hasta iyice zayıf düşmüştür. Bu dönemde bir iyileşme başlayabilir. Hasta yavaş yavaş sağlığını yeniden kazanır. Fakat bazı durumlarda ani bir bağırsak kanaması ya da delinmesi ölüme neden olabilir. Hastalığın gidişi hastanın direncine bağlıdır; tedavi görmeyen her hastanın mutlaka öleceği söylenemez. Antibiyotik tedavisinden önce bitkinlik, kanama ve delinme sonucu görülen ölüm oranı yüzde on iki iken, bugün bu oran yüzde iki, üçe düşmüştür.