kadında işeme bozukluğu - Hasta Sözlük
Doktora başvuran hastaların önemli bir kısmında işemeyle ilgili şikayetler vardır. Bu şikayetler sidik yollarındaki süreğen bir hastalıktan, ya da başlangıç aşamasında olan bir şeker hastalığından ileri gelebilir. Bu da iki çeşit olabilir. Birinci durumda hasta işeme isteğini duyar duymaz sidik torbasını boşaltma zorundadır. Bu durum sidik torbasında süreğen bir hastalığın sonucu olabileceği gibi, kötü bir alışkanlıktan da ileri gelebilir. Ameliyat gerektiren bir durum değildir. Bir başka bozukluk, hastanın öksürük, aksırık, gülme sırasında ya a'a fiziksel çaba gösterirken bir miktar sidik kaçırmasıdır. Bazen bu durum doğumdan sonra görülür. Hastayı çok rahatsız eden bu durum sidik torbası ameliyatıyla iyileştirilebilir.
İşeme bozukluğunun daha az rastlanan bir biçimi sidik torbasında bir zedelenme olması durumunda görülür. Örneğin, sidik torbası ile dölyolu arasında bir delik açılır ve sidik sürekli olarak dölyolundan akar. Böyle delik (fistül) ler eskiden oldukça yaygındı. Bugün dölyolundan çocuğu almak tehlikeli görüldüğü zaman sezaryen ameliyatına başvurulduğundan bu çeşit fistül ler önlenmektedir. Ancak, ışın tedavisi veya herhangi bir jinekolojik ameliyat sonucunda, bu tür fistülier oluşabilmekte ve bunlar yine ameliyatlarla kapatılabilmektedir.
Kadın hastalıkları uzmanının karşılaştığı durumlardan biri de, dölyolu akıntısının aşırı miktarda olmasıdır:. Bu durum özel ilaçlarla tedavi edilebilir. Bir başka şikayet de, vulva çevresinde kaşıntıdır. Bu kaşıntı, bir mikroplanma sonucu olabileceği gibi, yaşlı kadınlarda şeker hastalığının ilk belirtilerinden biri de olabilir. Bazen vulva kanserinin başlangıcında da kaşıntı görülür.
Dölyatağı düşüklüğü de sık rastlanan bir durumdur. Dölyatağı ya da dölyolu çeperleri düşerek vulvadan dışarı çıkarlar. Bir çeşit fıtık olan bu düşüklük ameliyatla düzeltilir. Cinsel birleşme sırasında acı duyulması nedeniyle doktora başvuran hastalar da vardır. Bu durum bazen vulva çevresi gibi dışta, ya da pelvis gibi derinde bir yapı bozukluğundan meydana gelebileceği gibi, gebelik korkusu, karı koca uyuşmazlığı gibi duygusal bir aksaklığın sonucu da olabilir.

Bel ağrısı çeken bazı hastalar, leğen bölümündeki herhangi bir hastalığın bu ağrıya yol açtığını sanırlar. Oysa leğen bölümündeki hastalıkların bel ağrısına yol açması çok az rastlanan bir olaydır. Bu ağrıların nedeni genellikle beldeki bir bozukluktan ya da hastalıktan ileri gelir.
Bu örnekler kadın hastalıkları uzmanlarına çözmek zorunda oldukları sorunların ne kadar geniş bir alana yayıldığını göstermektedir. Bu sorunları araştırma ve çözme yöntemleri arttıkça, kadın hastalıkları uzmanının bunlara ayak uydurması gerekmektedir. Örneğin, iç salgıbezleri bilimi alanında bulunan yeni ilaçlar, doğru kullanılırsa, yumurta oluşumu sağlamaktadır. Üreme organları kanseri alanında yeni köklü ameliyatlar yapılabilmekte, ümit verici kimya tedavisi yöntemleri uygulanmaktadır. Bütün bunlar kadın hastalıkları biliminin içinde birtakım uzmanlaşma dallarının doğmasına yol açmaktadır.
Kadın hastalıkları uzmanlarının belirli dallarda uzmanlaşması, hastalar için yeni bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Kadın hastalıkları sorunlarını genel olarak teşhis ve tedavi edebilecek uzmanlara günümüzde de gereksinme olmakla birlikte, kadın hastalıkları uzmanlarının genel bilgilerinin yanı sıra kısırlık, iç salgıbezleri ya da üroloji gibi konularda uzmanlaştıkları görülmektedir. Kadın hastalıkları biliminin genel yapısını tekrar gözden geçirerek kapsamına girecek konular arasında bir seçim yapmak yararlı olabilir.
Kadın hastalıkları hekimleri uzmanlaştıkları kısırlık ve iç salgıbezleri konularında gene! olarak salgıbezlerini inceleyen uzmanlar ve ürologlar ile işbirliği yapmalıdırlar. Yalnız kadın hastalıklarında görülen urlar üzerinde uzmanlaşan bir doktor da, ur konusunda genel olarak çalışma yapanlarla işbirliği yapabilir.