Üriner inkontinans, özellikle 30 yaş üstü kadınların -40’nı etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Toplumda sık görülmesi sonucu, neredeyse normal yaşamın bir parçası olarak algılanmaktadır. Kadınlar, emici pedler kullanarak, ekstra iç çamaşırı taşıyarak ya da sıvı alımını azaltarak bu sorunla mücadele etmeye çalışmakta, bu şikayetle doktora başvuruma sayısı gerek bu sorunun normal yaşamın bir parçası, gerekse utanma dolayısıyla yetersiz olmaktadır.
Dolayısıyla üriner inkontinaslı kadınlar, günlük aktivitelerini ve sosyal yaşam planlarını bu sorun merkezinde yapmakta ve yaşam kalitesi ciddi anlamda kısıtlanmaktadır. Seksüel problemler, öz güven sorunları, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik problemler inkontinansı olan kadınlarda daha sık gözlenmektedir.Oysa günümüzde, modern tıbbın gelişimi ve cerrahi tekniklerin gelişimine paralel olarak, kadınlarda inkontinans sorunu başarı ile tedavi edilebilmektedir. Tedavi sonrası kadınların sosyal yaşamı ve yaşam kalitesi, öz güveni ve seksüel yaşamında anlamlı derecede artış olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Sonuç olarak kadınlarda üriner inkontinans, normal yaşamın bir parçası değil tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Dolayısıyla üriner inkontinaslı kadınlar, günlük aktivitelerini ve sosyal yaşam planlarını bu sorun merkezinde yapmakta ve yaşam kalitesi ciddi anlamda kısıtlanmaktadır. Seksüel problemler, öz güven sorunları, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik problemler inkontinansı olan kadınlarda daha sık gözlenmektedir.Oysa günümüzde, modern tıbbın gelişimi ve cerrahi tekniklerin gelişimine paralel olarak, kadınlarda inkontinans sorunu başarı ile tedavi edilebilmektedir. Tedavi sonrası kadınların sosyal yaşamı ve yaşam kalitesi, öz güveni ve seksüel yaşamında anlamlı derecede artış olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Sonuç olarak kadınlarda üriner inkontinans, normal yaşamın bir parçası değil tedavi edilebilir bir hastalıktır.