çiçek hastalığı sebepleri - Hasta Sözlük
Kaynağı virüs olan, son derece bulaşıcı bir hastalık. Tarihin en eski çağlarından beri insan topluluklarını etkilemiş olan çiçek, bugün, aşı yardımıyla hemen hemen ortadan kalkmıştır.
Çiçek, cinsiyet, ırk ve yaş ayrılığı gözetmeyen bir hastalıktır. Etkeni Borreliota variolae denen bir virüstür. Bu virüsün sığırda görülen çiçek hastalığının etkeni virüsle birçok ortak özelliği vardır. Bulaşma insandan insana olduğu gibi, eşya aracılığıyla da olur.
Kuluçka dönemi 1-2 haftadır. Bu dönem bitince hastalık ateş, titreme ve bel çevresinde ağrılarla başlar. Üçüncü ya da dördüncü günde de döküntü, yani kırmızımtırak benekler ortaya çıkar; bunlar az sonra kabarcıklara, daha sonra da sarımsı sivilcelere dönüşür. Biçimleri yuvarlak, büyüklükleri mercimek kadar, bazen daha da iridir; ortalan büzük, göbeği andırır bir görünüşleri vardır. Hastalık karaçiçek (hemorajik çiçek) denen türdense, sivilceler sarı değil, siyaha çalan kırmızı renktedir. Onuncu güne doğru sivilceler kurur ve kabuk bağlar. Bu kabuklar düşünce, altında sivilcelerin yerinin kaldığı görülür. «Çiçek izi» diye bilinen bu izler önce kırmızı, sonra beyazımsı olur ve içeri göçerek «çiçek bozuğu» denen durumu oluşturur.
Döküntüler en çok yüz ve boyunda olmakla beraber, vücudun başka yerlerinde de görülür. Kabarcıklar sivilceye dönüşürken ateş çok yükselir. Derideki döküntülerin yanı sıra içte, ağız ve boğaz mukozasında da kabarcıklar görülür; bunlar da sivilceye dönüşür. Sivilceler birbirleriyle birleşirse, gerek deride, gerek mukozada iri yaralar meydana getirirler; bu yaralar apseye ve septisemiye dönüşebilir. Arada herhangi bir beklenmedik hal olmazsa 3-4 hafta sonunda kabuklar düşer ve izler küçülür. Dökülen kabuklar hastalığı bulaştırmada büyük rol oynar.
Çiçek hastalığının alastrim gibi tehlikesiz çeşitleri ve sinir sistemini yıkarak kısa sürede öldüren ağır çeşitleri vardır. Karaçiçek veya hemorajik çiçek ayrı bir tür değil, çiçek hastalığının bir tehlikeli yanıdır. Ölümle sonuçlanır. Çiçeğin öteki tehlikeli yanları çeşitli yangılanmalar, bu arada orta kulak yangısı, akciğer zarı yangısı, zatürree, nefrit, menenjit vb.'ye yol açabilmesidir.

Teşhis genellikle güç değildir. Günümüzde çiçek hastalığı virüsüne karşı kimyasal tedavi araçları ve aureomisin, terramisin gibi antibiyotikler kullanılmaktadır. Çiçek aşısını zorunlu kılan sağlık yasaları sayesinde bugün bu hastalığa gelişmiş ülkelerde hemen hiç rastlanmamaktadır.
Çiçek aşısını 1798'de Jenner uyguladı. Jenner'in uygulamasından önce Anadolu'da bu aşının yaygın olarak uygulanmış olduğu ve Anadolu'yu gezmiş olan batılı gezginler tarafından görülüp, bu bilginin Jenner'e ulaştırılmış olduğu bir gerçektir.
Çiçek aşısı koyun ve danalara çiçek virüsüne benzeyen bir virüsün aşılanması ile elde edilir. Bu hayvanların deri kabartılarındaki virüs içeren sıvı, insanın genellikle kol derisine çizik yapılıp, üzerine damlatılır. Bu işlem ağrıya yol açmaz.
Aşı, çiçek hastalığını Avrupa ve Amerika' da önemli bir sorun olmaktan çıkarmıştır. Ancak Hindistan, Pakistan, Afrika ve Uzakdoğu'nun bazı kesimlerinde bu hastalık hala aynı niteliğini sürdürmektedir.